Tuesday, April 17, 2012

absolute


deliriyorsun. belki de bitti, delirdin, emin değilim. delirip delirmediğini düşünmekten de delirmiş olabilirsin, olasılık hesabı yapıp durmaktan da. delirmek için öylece duruyor olabilirsin ya da delirdiğin için -sadece- durmak istiyor olabilirsin.
hiç dokunamadığın tenin yerini başka plastiklerle doldurmaya çalışıyorken kaybettiklerini düşünmemeye çalışıp duruyorsun. neler yaşadığını veya yaşamadığını hatırlayacak kadar bile beynin kalmamış, sabit bir gülümsemeyle çevrene ışık saçtığını düşüyorsun. siyah ışık olur muymuş hiç?

karanlıksın.

şimdi de karanlığı özledin değil mi? kendi karanlığın yetmiyormuş gibi başkalarının karanlıklarına girdiğin zamanları özledin. belki başkalarının karanlığında ışıldayabilirim diye yaptığın olasılık hesaplarını yapmak istedin tekrar. kendi içini aydınlatırsın belki diye düşündün başka karanlıkları görürsen. ama orada da kaybolunca korktun. korkma. sen görmesen de ben görüyorum ışıldamanı. nasıl inandırsam seni buna?
kanına ne karıştırsam görebilmen için kendini?
belki bir ayna tutsam yüzüne? görür müsün kendini? ya da başka yüzlerdeki ışıldamanı?

hayır mı?

şimdi de ben boğuluyorum. çünkü göremiyorsun. çünkü sadece görmek istediklerin için kapattığın gözlerini açamıyorsun.

ölmeyi beklediğin nice aynı senelere. iyi ki aramızdasın.







































2.  Alexander McQueen
3.  Jonathan Rosser
4. Helmut Newton- Le Smoking
5. Photographed by Vivian Maier
6. Lady Gaga
7. Simon Porte Jacquemus
8. Lover Lace Dress
9. KanyeWest X Louis Vouitton Collection
15. Leonneke Derksen Design



Sunday, April 1, 2012

açıklık parodisi


"biraz daha bekleseydim var olan tüm sıfatlar ve zamirler değişebilirdi" diye düşündüğün an yanılmış olursun ve durarak değişmeyi bekleyen kalabalığın içinde kaybolursun. gerçi diğer yandan değişimi oluşturan dinamikler aslında hayal ettiğin kadar da dinamik değiller. genellikle düşünce ve duyguların içine gömülmekten hareket etmeye fırsat bulamayacak kadar bencillerdir onlar. çünkü değişim kendinden  bir parça koparmak ve kopardığın parçayı sokağa fırlatmaktır. bir yöne ya da bilmediğin bir yöne doğru evrilmek beraberinde arınmayı getirir ve sen hafiflemekten korktuğun, arınmayı " kaybetmek" olarak gördüğün sürece bu evrilme işinde başarılı olamazsın. bunu kendin başaramadığın sürece etrafındaki varlıkları suçlamanın ve onlardan değişmelerini istemenin saçmalığını görebilseydin eğer, şuan bu yazıyı birileri yazıyor olmazdı.

pis  bir yutkunma hissini ve boğazının düğümlenmesini iki gözün içine uzun süre bakarak geçirebileceğini düşünmen de bir yanılgı. senin dışında kalan değişimi bu şekilde yaratamazsın. hatta büyük ihtimalle o değişimi sen yaratamazsın. başka bir yerdeki değişimin kaynağı sen değilken, değişmeyenlerin sebep olduğu boğazındaki düğümlenme hissiyatının zamanla içinden akan ılık bir şeye doğru evrilmesini  beklemenin saçmalığını da anlayabilseydin eğer -yine- bu yazıyı birileri yazıyor olmazdı.

bu yüzden eğer söylediğin kadar açıksan şimdi kendi içine dön.
korkma.
bekleme.
yürümeye devam et.
hatta koş ve değiş.


































Helmut Newton Photography